Efe’yi Beklerken

Efe’yi Beklerken

Efe beklenir, beklemeye değerlerdendir o.

Washington Square Park, New York. İşte bekliyorum Efe’yi. Şimdi görünür uzaktan ağır ve emin adımlarıyla. Görünsün bakalım.

Park da çok güzel bugün sakin. “Street performer”lar da yok. Demek ki Cumartesi günleri geliyorlar.  Onların da market ayarlarını düşünmeleri gerekli haliyle.

Efe gelecek, anlatacak bana şimdi küresel sermayenin gücünü ve yine küresel sermayenin çöküşünü.  Ama onun tadı anlattıklarından çok, anlatırken aldığı hoş ruh halinde. İzleyeceksin fark ettirmeden. Arada karşı çıkıp sonra kabul edeceksin söylediklerini. Aslında bir düşünürsen, dediklerinin çoğu bir süre sonra doğrulanıyor. Ne çok şey öğrendim ondan, Atilla İlhan ile Suraiya Faroqhi ile tanıştırdı beni.

Efe’deki o sakin ruh hali, bilgelikle süslü, kendinden emin söylevleri etkiliyor belki de karşısında dinleyenleri.  Hiçbir zaman desteksiz konuşmaması, ne kadar ileri olsa da söylediklerinin sağlam bir mantık çerçevesine dayanması etkili bunda sanırım.

İşte geldi. Park’ta buluştuk, önce Cafe Reggio sonra Metropolitan Müze’ye gittik. Aksam yemeğini ikimizin de en favori restoranı Cafe Fiorello’da yedik ve geceyi New York Filarmoni konseri ile bitirdik.  Tabii bütün gün boyunca uzun uzun ağır ağır muhabbet; fizik, tarih, din, edebiyat…Düşündüklerini, yeni öğrendiklerini sevgili dostunla paylaşmak ne büyük bir zevk.

26 Aralık 2011

Leave a comment